Ana içeriğe atla

Karbonhidratı kısıtlamak

Enerji üretiminde hücrelerin kullandığı ilk kaynak olan karbonhidratlar, protein ve yağlarla birlikte vücudun temel kaynakları olan üç makro besin öğesinden biridir.

Baklagil, tam tahıl, meyve, sebze, kabuklu yemiş dahil işlenmemiş gıdalarda liflerinden ayrıştırılmadan bulunan türe kompleks karbonhidrat denir. Kompleks karbonhidratlar beraberinde vitamin, mineral, protein, antioksidan kısaca yüksek besin değerine sahiptir. Sindirilip kana karışma hızı ( glisemik indeks) görece düşük olduğundan daha uzun süre tokluk sağlar.

Basit karbonhidrat ise doğal liflerinden ve besin maddelerinden ayrılmış (rafine) şekerler ve nişastalardır. Vücutta işleniş şekli itibari ile yağa dönüşmeye eğilimli olan fruktoz da glukoz gibi en basit şekerlerdendir. Posasından ayrılmış meyve suyu, beyaz un, kristal şeker gibi fazlaca işlenmiş gıdalarda bulunurlar ve besin değeri azaldığından olduğundan boş kaloridir. Glisemik indeksi kompleks karbonhidratlara kıyasla daha yüksektir. Kısa sürede kan şekerini yükselterek (hiperglisemi) insülin patlaması ve ardından kan şekerinin hızla düşmesi (hipoglisemi) ile açlık hissi sonucu sürekli yeme isteğine neden olur.

Doğal lif nedir

Doğal lif, diyet lifi, sıklıkla sadece lif veya posa olarak da adlandırılan sindirim enzimleri tarafından metabolize edilemeyen bitki bazlı karbonhidratlardır. Bazı lifler bağırsaktan sindirilip emilmeden geçerken bazıları anaerobik fermantasyon yoluyla yalnızca belirli bağırsak mikrobiyotası türleri tarafından kısa zincirli yağ asitleri (SCFA) şeklinde metabolize edilebilir.

Kısa zincirli yağ asitleri: SCFA

SCFA'lar bağırsak mikrobiyotası için başlıca bir enerji kaynağıdır. Bakterilerin büyüyüp, hayatta kalmalarına ve metabolik faaliyetlerine katılırak fayda sağlasa da, SCFA insan hücreleri üzerinde de metabolik etkilere sahiptir. Örneğin: özellikle bütirat, kolon hücreleri için tercih edilen bir enerji kaynağıdır. Kolon hücrelerinin enerji ihtiyaçlarını karşılar ve bağırsak epitelyal bariyer fonksiyonu ve bütünlüğünün korunmasına katkıda bulunur.

Propionat ve bütirat, bağırsaktaki düzenleyici T hücreleri ve dendritik hücreler gibi bağışıklık hücrelerinin işlevini ve aktivasyonunu düzenleyebilir. Bağırsakta bağışıklık yanıtlarının ve iltihaplanmanın düzenlenmesinede rol alır. SCFA'lar kan dolaşımı ile periferik dokularda, özellikle yağ dokusunda ve karaciğerde enerji metabolizmasını, insülin duyarlılığını ve iltihaplanmayı düzenleyebilir. Bağırsak sağlığının ve özellikle kolonosit hücreleri (kalın bağırsağı kaplayan hücreler) ve bağırsakla ilişkili lenfoid dokudaki (GALT) bağışıklık hücreleri üzerinde bağışıklık fonksiyonunun korunmasına katkıda bulunur.

Diyet lifi, meyve, sebze, tam tahıllar, baklagiller, kuruyemişler ve tohumlar gibi besinlerde bulunur. Basitçe çözünür ve çözünmez olmak üzere iki ana şekilde gelir:

Çözünür Diyet Lifi suda çözünerek jel benzeri bir madde oluşturacak şekilde şişer. Bu jel, kolesterolü bağlar ve bağırsak duvarından kana emilerek geçmelerini önler. Kolesterolün bir ürünü olan safra asitlerine bağlanıp, bağırsakta yağ sindirimine yardımcı olmak için salgılanan safrayla birleştirebilir. Çözünür lifler safra asitlerine bağlandığında, dışkıda atılan kompleksler oluştururlar. Safra asitlerini yenilemek için karaciğer, kan dolaşımından kolesterol kullanmak zorunda kalır, böylece kan kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olur. Çözünür lifler mide boşalmasını yavaşlatarak tokluk hissini artırabilir ve kan şekeri seviyelerini dengeler. Sindirim sistemi içinde bulunan su ile birleşerek, dışkının kıvamını artırarak kabızlığı önlerler. Kolondaki bakteriler tarafından fermente edilir ve SCFA ve diğer metabolitler üretilir. Çözünür diyet lifi grubuna giren karbonhidratlar:
Pektinler: Meyvelerde (özellikle turunçgillerde), sebzelerde ve bazı tahıllarda bulunur.
Beta-glukanlar: Yulaf, arpa ve bazı mantarlarda bulunur.
Gum: Tohumlarda, fasulyede ve deniz yosunlarında bulunur.
İnülin: Hindiba kökü, soğan ve sarımsakta bulunur.

Çözünmeyen Diyet Lifi, posa olarak da bilinir, suda çözünmez ve sindirim sisteminden geçerken nispeten değişmeden kalır. Dışkıya hacim katarak düzenli bağırsak hareketlerini desteklemeye ve kabızlığı önlemeye yardımcı olur. Çözünmez diyet lifi grubuna giren karbonhidratlar:
Selüloz: Tam tahıllarda, kuruyemişlerde, tohumlarda ve bazı meyve ve sebzelerde bulunur.
Hemiselüloz: Tahıl taneleri, kepek ve bazı meyve ve sebzelerde bulunur.
Lignin: Buğday kepeği, keten tohumu gibi bitkilerin ve kereviz gibi sebzelerin odunsu kısımlarında bulunur.

Bu liste nişasta olmayan karbonhidratlardır. Nişasta ise genellikle diyet lifi olarak sınıflandırılmaz, çünkü lif yerine öncelikli olarak enerji kaynağı olarak kullanılan bir karbonhidrat olarak kabul edilir. Tükürük ve ince bağırsaktaki enzimler tarafından sindirim sırasında glukoza parçalanarak vücuda enerji sağlar.

Nişastanın kendisi diyet lifi olarak kabul edilmese de, dirençli nişasta (RS: resistant starch) formları sindirim sisteminde liflere benzer şekilde davranır. Diyet lifleri çoğunlukla selüloz, hemiselüloz ve pektin gibi karbonhidrat polimerlerinden oluşurken, dirençli nişastalar genellikle nişastanın farklı yapılarından oluşur. Dirençli nişastalar, normal nişastalara kıyasla kan şekerini daha yavaş yükseltirler, bu da glisemik kontrolü iyileştirip insülin duyarlılığını artırabilir. Tam tahıllar, baklagiller, tohumlarda ve patates ve yeşil muz gibi bazı nişastalı sebzelerde bulunur. Ayrıca pişmiş patates veya pirincin soğutulması gibi pişirme ve işleme yöntemleriyle bazı gıdalarda da oluşabilmektedir. Dirençli nişastanın dört grubu vardır:

RS1 bitki hücre duvarlarının içinde hapsedilmiştir ve sindirime dirençlidir. Bağırsak bakterileri tarafından kolayca fermante edilmez ve dolayısıyla önemli miktarda SCFA üretmez: Bütün haldeki tahıllar, tohumlar,kabuklu yemişler ve baklagiller.
RS2 dirençli granüler nişastalar kolonda bağırsak bakterileri tarafından yavaşça fermante edilir ve bu da SCFA üretimine yol açar.: Çiğ patates, yeşil muz, çiğ mısır ve olgunlaşmamış muz.
RS3 nişasta içeren gıdalar pişirilip sonra soğutulduğunda oluşur. Soğutma işlemi, nişasta moleküllerinin yeniden sıralanıp dirençli yapılar oluşturmasına neden olur. İnce bağırsakta sindirime kısmen dirençlidir ve kolonda bağırsak bakterileri tarafından fermante edilir, böylece SCFA üretimi gerçekleşir: Pişirilip soğutulmuş patates, pirinç, makarna ve ekmek.
RS4 sindirimi dirençli hale getirmek için kimyasal olarak modifiye edilmiş nişastadır. Genellikle kolon boyunca bağırsak bakterileri tarafından fermante edilmez ve sindirim sistemi boyunca bütün olarak geçer: Gıda sanaiyinde kullanılan dirençli nişastalar.

SCFA'ların insülin duyarlılığını ve glukoz metabolizmasını iyileştirdiği gösterilmiştir. En çok çalışılan SCFA'lar 2, 3 ve 4 karbonlu yağ asitleridir:
Asetat, vücuttaki çeşitli dokular, özellikle kas hücreleri tarafından bir enerji kaynağı olarak kullanılabilir.
Propiyonat, karaciğer tarafından metabolize edilir ve kolesterol sentezi düzenlemesi ve glukoz metabolizması ile ilişkilendirilmiştir.
Bütirat, kolonu kaplayan hücreler olan kolonositler için tercih edilen bir enerji kaynağı olarak hizmet eder ve bağırsak bariyer fonksiyonunu korumaya yardımcı olur.

Fermantasyon sırasında üretilen asetat, propionat ve bütiratın yanı sıra, daha küçük miktarlarda üretilen diğer kısa zincirli yağ asitleri de bulunur: Mesela 5 karbonlu valerat ve 6 karbonlu kaproat. Nişasta olmayan diyet lifi ve bazı dirençli nişastaların bağırsaktaki fermente sürecinde SCFA'nın yanı sıra hidrojen, karbondioksit ve metan dahil olmak üzere gazlar, laktat, etanol ve çeşitli organik asitler gibi diğer yan ürünlerin de üretilmesini sağlar.

Yaş, cinsiyet, aktiflik düzeyi, mevcut hastalıklar ve diğer durumlara göre karbonhidrat ihtiyacı değişiklik gösterir. Bununla birlikte özellikle basit karbonhidratların fazla tüketimi insülin direnci, obezite, kalp damar hastalıkları dahil çeşitli sağlık sorunlarının tetikleyicisidir.

Dünya çapında akıma dönüşmüş düşük karbonhidrat (low carb) diyetinde sağlıklı miktarda karbonhidrat azaltılması kişiye uygunluğu gözetildiğinde fayda sağlayabilir.

Karbonhidrat kaynağı tahılları diyetten tamamen çıkaran bir akımda gluten karşıtlığı. Bir protein olan glutenin beslenmeden çıkarılması birçok otoimmün hastalığı tetikleyebilen gıdaların azaltılmasını teşvik eden glutensiz diyete dayanır ve elzem bir tıbbi tedavidir.

Tıbbi beslenme tedavi uygulamaları haricinde, karbonhidrat tüketimini çok düşürmek ise gereğinden fazla yağ içeren bir beslenmeye dönüşür.

Çok düşük karbonhidrat tüketiminin kanda kolesterol seviyesine farklı etkileri görülebilir. Önceki yıllarda LDL kolesterolü 114 ila 134 arasında kaydedilmiş, bir vakada, karbonhidratın hasta tarafından aşırı azaltılmasını takip eden iki yıl içinde de diğer test sonuçları normalken LDL kolesterolü 300mg/dL aşmış ve son muayenede 524 mg/dL ye yükselmiş. Benzer bir vaka grubunda karbonhidrat alımının orta düzeye çekilmesi ile LDL kolesterolde belirgin bir düşüş sağlanmış. Aynı yayında verilen anket sonuçlarında trigliserit/HDL kolesterol oranı daha düşük ve daha zayıf olanlarda LDL kolesterol daha fazla artış göstermiş.

Sağlıklı, genç ve normal kilolarda olan bir grupla yapılan bir çalışmada, dörder hafta boyunca karbonhidratın çok düşük olduğu ve önerilen dozda olduğu diyet uygulanmış. İki tip diyet sonu laboratuvar sonuçlarında çok düşük karbonhidrat diyeti glukoz ve insülin değerini önemli ölçüde azalırtırken, tüm katılımcılarda LDL kolesterolü ve alt türlerini artırmış.

Başka bir çalışmada ise, diyabet yada kalp damar hastalığı olmayan fazla kilolu bir grup yetişkin önce enerji kısıtlı diyetle 9 - 10 haftalık alıştırma sürecini takiben, 20 hafta boyunca düşük, orta ve yüksek karbonhidratlı diyet uygulaması LDL ve toplam kolesterolde olumsuz bir etki oluşturmazken, insülin dirençli dislipoproteinemi ve lipoprotein A da iyileşme, insülin duyarlılığını uyaran adiponektinde artış görülmüş.

Kaynaklar ve İleri Okuma

Astrup, Arne et al. Low-Fat or Low Carb for Weight Loss? It Depends on Your Glucose Metabolism. EBioMedicine, Volume 22, 20 - 21

Caferoğlu Z, Gökmen Özel H. Klinik Uygulamalarda Düşük Glisemik ve/veya Besin İnsülin İndeksli Beslenme Yaklaşımları. Bes Diy Der. 30 Nisan 2018;46(1):66-. https://beslenmevediyetdergisi.org/index.php/bdd/article/view/289

Burén J, Ericsson M, Damasceno NRT, Sjödin A. A Ketogenic Low-Carbohydrate High-Fat Diet Increases LDL Cholesterol in Healthy, Young, Normal-Weight Women: A Randomized Controlled Feeding Trial. Nutrients. 2021; 13(3):814. https://doi.org/10.3390/nu13030814

Cronin P, Joyce SA, O’Toole PW, O’Connor EM. Dietary Fibre Modulates the Gut Microbiota. Nutrients. 2021; 13(5):1655. https://doi.org/10.3390/nu13051655

David S Ludwig, et. al., Effects of a low-carbohydrate diet on insulin-resistant dyslipoproteinemia—a randomized controlled feeding trial, The American Journal of Clinical Nutrition, 2021 https://doi.org/10.1093/ajcn/nqab287

Martin-Gallausiaux C, Marinelli L, Blottière HM, Larraufie P, Lapaque N. SCFA: mechanisms and functional importance in the gut. Proceedings of the Nutrition Society. 2021;80(1):37-49. doi:10.1017/S0029665120006916

Modarressi T. Severe Hypercholesterolemia in Very-Low-Carbohydrate Diet. J Endocr Soc. 2021;5(Suppl 1):A311-A312. 2021 doi:10.1210/jendso/bvab048.636

Arıkan S. , Bardak Perçinci N. Karbonhidratların Kronik Hastalıklarla İlişkisi ve Tıbbi Beslenme Tedavisindeki Rolü. TJHR. 2021; 2(2): 36-50.

En çok okunanlar

Stresle başetme: Huzuru bulmanın yolu

「 Çözüm roket tasarlayıp fırlatmakta yada bilimde teknolojide değil. Özgüvende cesarette bile değil. Çözüm akılda, kalpte, gönülde. İnanç her neredeyse çözüm orada. Hapsolmuş, kaybolmuş, yalnız çaresiz kalmış, yolunu şaşırmış insanlığın çözümü.. 」

Hayat Boyu Beslenme: Bilinmeyen

「 Tek gerçek bilgelik, hiçbir şey bilmediğini bilmektir. 」

Bilinçli yemek: Aralıklı açlık nedir nasıl uygulanır

Son dönemin en çok araştırma yapılan konulardan biri de açlık . Çoğunluğu hayvanlar üzerinde denenmiş olmakla birlikte çalışmaların verdiği sonuçlar açlık hakkında daha olumlu düşünmeye teşvik ediyor. Daha çok insan temelli araştırmaya ihtiyaç olduğu kesin. Fakat eldeki verilerin önemli bir kısmı en basit ifadeyle, aralıklı açlık ile iyileşen insülin duyarlılığı, azalan büyüme horomonu ve insülin benzeri büyüme faktörü 1 ( IGF-1 ) olduğunu gösteriyor. Bu da daha düzenli kan şekeri, daha az yağ tutulumu ve daha az yaşlanma demek aslında. ( farklı sonuçlar: insülin direnci , artan büyüme hormonu ) Aralıklı açlık nedir? Tıpta aralıklı oruç ( intermittent fasting ), dönüşümlü açlık ve zaman kısıtlı açlık gibi türleri olan bilinçli aç kalma hali. Aslında eskiden beri kültürlerin ve çoğu inancın da bir parçası. Türk kültüründe 'azı karar çoğu zarar' deyişi, İslami bakışta ' insana belini doğrultacak iki lokma yeter, bununla yetinmezse midenin en çok üçte biri yeme

COVID-19: Hastalıkla ilişkili bulunan kriter

Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) tarafından 11 Mart 2020'de küresel salgın ilan edilen yeni koronavirüs hastalığı ( COVID - 19 ) için aşı çalışmaları ve aşıya karşı çelişkili görüşler devam ederken, insanımıza düşen ilk ve öncelikli tedbir kontrollü sosyal hayattır. Pandeminin getirdiği kısıtlamalar alışkanlıkları ve hayat kalitesi n i farklı şekilde etkilemiş olabilir. Fakat pandemi krizi nde süreci kısaltacak başetme yollarıda yok değil. Koronavirüs, diğer viral enfeksiyonlarda olduğu gibi kronik hastalıkların bulunduğu ve bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda daha riskli olabiliyor. Bu riskinin azaltılmasında ve bağışıklığı artırmada düzenli orta düzey fiziksel hareket , uygun beslen m e ve kaliteli uyku yu içeren hayat biçimi nin önemli bir rolü olabilir. Koronavirüs salgını içinde yaklaşan ikinci Ramazan ayında orucun , yeterli sıvı alımı, etkili beslenme ve uygun egzersiz ile desteklenmesi bağışıklık sistemini iyileştirebilir . Şuana kadar kanıtlanmış te

Depreme hazırlıklı olmak: Erken uyarı sistemi

D ünyadaki en yoğun üç deprem kuşağından biri, Alp-Himalaya Deprem Kuşağında yer alan bir deprem ülkesi Türkiye 6 Şubat'a depremle uyanır. Depremden saatler sonra yakın uzak birçok ildeki telefonlarda erken uyarı sisteminin yeni bir deprem ikazı vermesiyle saniyeler içinde sarsıntı başlar. Maraş'ı ikinci yıkıcı deprem vurmuştur.

Göbek yağının tehlikesi ve yağ yakmanın matematiği

B el çevresinde göze çarpan bir yağlanma oluşmaya başlamışsa dikkat! Çünkü bu genişleme insulin direncinden, polikistik over sendromuna (PCOS), depresyona, demansa, uyku apnesine, kalp damar hastalıklarına, karaciğer yağlanmasına, kolon, meme, prostat kanserlerine kadar birçok hayati sorun için ihtardır.

Çay: Demleme şekli ve antioksidan etkisi

Türkiye ve dünya genelinde sudan sonra çay , en çok tüketilen içeceklerden biridir. Camellia Sinensis adlı çay bitkisinin yaprakları; soldurma, fermantasyon, kıvırma, kurutma gibi işlemlemlerden geçirilir. İşlem farklılığını göre beyaz, yeşil, matcha , oolong, siyah ve pu-erh çayları elde edilir. Çayda kafein (tein) ve antihipertansif, karaciğer koruyucu, rahatlatıcı, sakinleştirici etkisi olduğu düşünülen, çaya umami tad veren L-teanin ile birlikte 4000 civarında madde bulunur. Fiziksel ve psikolojik sağlık üzerinde olası etkilerinden dolayı EGCG (epi gallo kateşin gallat) çayın en çok araştırılan bileşenlerinden biridir. Antioksidan kapasitesi yüksek bir bileşik olan EGCG, C vitamininden 20 kat, E vitamininden 30 kat daha aktif tir. Bir flavonoid grubu polifenol olan kateşin ve türevleri (EGCG, ECG, EGC, EC); beyaz, sarı ve yeşil çayın temel bileşenleridir. Çayın kendine özgü acı - buruk tadını verir. Oolong ve siyah çay gibi yarı ve tam fermente çay üretimi için gene

Bağırsak Beyin: Mikrobiyota nedir ne yapar

Antik Yunanca'da « küçük asa » anlamına gelen bakterilerin çoğunlukta olduğu, ve mantar, arke, virüsleri de içeren mikroorganizma topluluğuna mikrobiyota , mikro biyom yada mikrobiyal ekosistem adı verilir. İnsan mikrobiyotası ilk, anne karnında - doğum sırasında oluşmaya başlayıp yetişkin insanda, insan hücre sayısının 1.3 - 2.2 katına ve 1.5- 2 kilogram ağırlığı ile insan beyni ağırlığına ulaşır. Deri, ağız, burun, solunum sistemi, sindirim sistemi ve ürogenital sistem dahil vücudun iç ve dış bölgelerinde yaygın olarak bulunurken, bağırsak mikrobiyatası insan vücudundaki en kalabalık yerleşim yeridir, bağırsak florası olarak da adlandırılır. Henüz anlaşılamayan yollarla enterik sinir sistemi (ESS) ve merkezi sinir sisteminde (MSS) etkili olan bağırsak mikrobiyatası ; vitamin (B1, B5, B7, B9, B12, K2), nöro transmiter (serotonin, dopamin, GABA), metabolizma ve iştahı düzenleyen kısa zincirli yağ asitleri ( bütirik asit , propionik asit, asetik asit), konjuge lino

Acı su gerçekleri: Ne kadar su harcıyoruz?

Hepimizin 💧 suya ihtiyacı var ama yeryüzünde suyun sadece % 2️.5 'i tatlı 💧 su yani içilebilir 🚰 su.

Ödem nasıl atılır

Dokularda sıvı birikmesiyle oluşan ödem, periferik olan türünde cilde baskı uygulandığında bir süre çöküp kalan şişliktir. Fazla tuz tüketimi, hareketsizlik, altta yatan bir hastalık, bazı ilaçlar, stres, mens dönemi ( PMS ) ve gebe lik gibi hormonal değişimler, uzun dönem proteinden yetersiz beslenme bu şişliğin nedeni olabilir. Uzun süre inmeyen şişlikte gecikmeden sağlık kuruluşuna başvurmak önemlidir. Nefes almada güçlük, ağrı gibi belirtilerde acil yardım gerekir. En temel tedavi bireye ve mevcut hastalıklarına uygun makro - mikro besin ögeleri ve biyoaktif bileşenleri içeren doğru bir beslenme düzeninin dahil olduğu hayat tarzı değişikliğidir: - Ölçülü ve doğru olmak. Yararlı olanı zararlı yapan miktarıdır. İhtiyaç fazlası olan, yanlış olan bedene maddi ve manevi yük olduğu gibi başka sorunlara da yol açabilir. Bir iki mevsimlik bitkilerin her zaman ulaşılabilir olması talebin yanlış olduğunu gösterir. Daha çok daha büyük ürün hedefiyle ilaçlara boğulmuş, sistemini şa