Ağlayan bebekler ve sakinleştirmenin en iyi yolu: Bilimsel bir tarif
İ
nsanı stres ve sıkıntıya düşüren olağan bebek bakımı rutinleri içinde en zoru ağlayan bebeği sakinleştirip uyutmak olabilir. Uykusunun ortasında uyanan, evde, toplu taşımada veya kalabalık ortamlarda, özellikle gece ağlayan bebeklerle başedememek ciddi bir sorun olmaya başlayabilir.
İnsanların bu sese verdiği tepkiler farklıdır. Bebeklerinin ağlamasına tepki olarak anneler, anne olmayanlarla karşılaştırıldığında, tipik olarak duygusal işlemeyle ilişkili beyin bölgelerinde gelişmiş sinirsel aktivite gösterir. Anne ve baba arasında da fizyolojik farklılık vardır. Bebeklerinin ağlamasını duyan annelerin kalp atışları yavaşlayıp, ardından hızlı bir şekilde hızlanırken, babaların kalp atış hızında sadece azalma görülür. Bir annenin kendini potansiyel müdahaleye hazırladığı, babanın ise pasif dikkat gösterme eğiliminde olduğunu gösterir.
Bebeklerin ağlamasının nedeni yorgunluk, rahatsızlık, açlık, kucaklanma ve oyun oynama isteği gibi farklı ihtiyaçlardır. Zamanla ebeveynler deneme yanılma yoluyla öğrenir ve her ağlamanın ne anlama geldiğini anlamaya başlar.
En nihayetinde bu gürültülü ses bebeklerin iletişim kurma, daha da önemlisi hayatta kalma becerisinin bir parçasıdır. Ve ebeveynin eylemi de bebekte tepki oluşturur. Örneğin kediler, aslanlar, sıçanlar ve galagolar gibi çeşitli memeli türlerinde yavrunun annenin ağız yoluyla taşınmasının, taşınan bebeklerde arka bacakların yukarı çekilmesiyle pasif ve sakin duruşa neden olduğu kabul edilir. Laboratuvar farelerinde "taşınma tepkisi" olarak gerçekleştirilen deneylerde ve yavru sincap, kedi, aslan ve özellikle insanların anneleri tarafından taşındığında daha uysal hale geldiğini gösteriyor. Taşınma tepkisi ağlamanın azalmasına ve kalp atış hızının düşmesine ve bu da ebeveynlerin bebeklerini daha verimli bir şekilde taşımasına yardımcı oluyor.
Bir çalışma ilk kez, annenin taşımasına bebeğin verdiği sakinleştirici tepkinin bir dizi merkezi, motor ve kalp düzenlemesi olduğunu gösterdi. Annenin taşınması bebeklerin ağlamasını, vücut hareketlerini ve kalp atışlarını azalttı. Bebeklerdeki bu sakinleştirici tepkiler annenin taşıma eylemini devam ettiresini sağladı.
Annenin hareket halindeki durumuna verilen bu sakinleştirici tepki, insanlarda doğumdan önce bile gelişebilir; 36-40. gebelik haftalarında anne bir gün içinde aktif olmadığında fetüsler daha aktiftir.
Uykusuzluk ve gerginlik nedeniyle ağlayan bebekleri sakinleştirmenin ve uykuya dalmalarını kolaylaştırmanın en etkili yolunu araştıran bir çalışmada elektrokardiogram bağlı 21 bebeğin anneleriyle etkileşimindeki davranışları ve kalp atışları incelendi.
Ağlayan bebeği sakinleştirmek için bebeği beşiğe koymak, beşikte veya benzeri bir yerde sallamak, oturup kucakta tutmakla kıyaslandığında bebeği yürüyerek taşımak en etkili yoldu. Yürüyen annelerin kucağına alınan bebeklerin kalp atışlarının yavaşladığı ve 30 saniye sonra sakinleştikleri bulundu. Bebeklerin ağlaması sadece hareket halindeyken, sallanırken veya taşınırken azaldı.
Beş dakika boyunca etrafta dolaştırıldıktan sonra ağlayan bebeklerin hepsi ağlamayı bıraktı ve neredeyse yarısı uykuya daldı. Beş dakika yürümek ağlayan bebeklerin uykuyu kolaylaştırdı ama, zaten sakinleşmiş bebeklerde bu etki görülmedi. Uyutulan bebeklerin üçte biriyse yatağa yatırıldığı gibi yeniden uyandı.
Bebekleri neyin uyandırdığını bulmak için EKG verileri incelediğinde, bebeklerin kalp atışlarının ebeveynlerle fiziksel temas kesildiğinde onları uyandıracak kadar yükseldiğini gösterdi. Bebeği daha nazikçe yatırmaya çalışmak hiçbir fark oluşturmadı. Ta ki, yürüyüşten sonra uyuyan bebeğin yanında beş ila sekiz dakika oturuncaya kadar. Ancak bu şekilde bebekler uyanmadan uyumaya devam devam etti.
Dolayısıyla bebekler yatırılmadan önce daha uzun süre kucakta uyutulup yatırılırsa, uyanma olasılıklarının daha düşük oluyor. Ağlayan bebeği sakinleştirip uyutmak için etrafta dolaşıp, ardından oturmak ve bebeği sekiz dakikaya kadar tutmak en etkili gibi görünüyor. Elbette ağlamanın nedeninin bir hastalık, rahatsızlık, açlık veya başka bir durumsa bu yöntemin uzun vadede etkili olması zor. Bu durumda kaynağı bulup sorunu çözmek gerekecek.
Kaynaklar ve İleri Okuma:
Carollo A, Montefalcone P, Bornstein MH, Esposito G. A Scientometric Review of Infant Cry and Caregiver Responsiveness: Literature Trends and Research Gaps over 60 Years of Developmental Study. Children (Basel). 2023 Jun 10;10(6):1042. doi: 10.3390/children10061042. PMID: 37371273; PMCID: PMC10297674.
Ohmura N, Okuma L, Truzzi A, Shinozuka K, Saito A, Yokota S, Bizzego A, Miyazawa E, Shimizu M, Esposito G, Kuroda KO. A method to soothe and promote sleep in crying infants utilizing the transport response. Curr Biol. 2022 Oct 24;32(20):4521-4529.e4. doi: 10.1016/j.cub.2022.08.041. Epub 2022 Sep 13. PMID: 36103877.
Perfetto I. Crying babies – finally a scientific backed strategy to get them to go to sleep. Cosmos; People. 2022 .
Sample I. Scientists find out the best way to soothe a crying baby. The Guardian. 2022 .
Ohmura N et al. Walk then sit: A scientific recipe that helps babies stop crying. https://youtube.com/watch?v=0XdaMuSRmF0
Bornstein MH, Putnick DL, Rigo P, Esposito G, Swain JE, Suwalsky JT, Su X, Du X, Zhang K, Cote LR, De Pisapia N. Neurobiology of culturally common maternal responses to infant cry. Proceedings of the National Academy of Sciences. 2017 Nov 7;114(45):E9465-73.
Esposito G, Yoshida S, Ohnishi R, Tsuneoka Y, Rostagno Mdel C, Yokota S, Okabe S, Kamiya K, Hoshino M, Shimizu M, Venuti P, Kikusui T, Kato T, Kuroda KO. Infant calming responses during maternal carrying in humans and mice. Curr Biol. 2013 May 6;23(9):739-45. doi: 10.1016/j.cub.2013.03.041. Epub 2013 Apr 18. PMID: 23602481.
Wiesenfeld AR, Malatesta CZ, Deloach LL. Differential parental response to familiar and unfamiliar infant distress signals. Infant Behavior and Development. 1981 Mar 1;4:281-95.
Zeifman DM. An ethological analysis of human infant crying: answering Tinbergen's four questions. Developmental Psychobiology: The Journal of the International Society for Developmental Psychobiology. 2001 Dec;39(4):265-85.
Swain JE. Baby stimuli and the parent brain: functional neuroimaging of the neural substrates of parent-infant attachment. Psychiatry (Edgmont). 2008 Aug 1;5(8):28.
Uyarı Bu web sitesinin içeriği bilgilendirme amaçlıdır ve kişisel tıbbi tavsiye verme amacı taşımaz. Sağlığınızla ilgili tüm sorularınız için sağlık uzmanına başvurmalısınız.
Hayat boyu beslenme : minell's projesi , hayatboyubeslenme
Son dönemin en çok araştırma yapılan konulardan biri de açlık . Çoğunluğu hayvanlar üzerinde denenmiş olmakla birlikte çalışmaların verdiği sonuçlar açlık hakkında daha olumlu düşünmeye teşvik ediyor. Daha çok insan temelli araştırmaya ihtiyaç olduğu kesin. Fakat eldeki verilerin önemli bir kısmı en basit ifadeyle, aralıklı açlık ile iyileşen insülin duyarlılığı, azalan büyüme horomonu ve insülin benzeri büyüme faktörü 1 ( IGF-1 ) olduğunu gösteriyor. Bu da daha düzenli kan şekeri, daha az yağ tutulumu ve daha az yaşlanma demek aslında. ( farklı sonuçlar: insülin direnci , artan büyüme hormonu ) Aralıklı açlık nedir? Tıpta aralıklı oruç ( intermittent fasting ), dönüşümlü açlık ve zaman kısıtlı açlık gibi türleri olan bilinçli aç kalma hali. Aslında eskiden beri kültürlerin ve çoğu inancın da bir parçası. Türk kültüründe 'azı karar çoğu zarar' deyişi, İslami bakışta ' insana belini doğrultacak iki lokma yeter, bununla yetinmezse midenin en çok üçte biri yeme
Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) tarafından 11 Mart 2020'de küresel salgın ilan edilen yeni koronavirüs hastalığı ( COVID - 19 ) için aşı çalışmaları ve aşıya karşı çelişkili görüşler devam ederken, insanımıza düşen ilk ve öncelikli tedbir kontrollü sosyal hayattır. Pandeminin getirdiği kısıtlamalar alışkanlıkları ve hayat kalitesi n i farklı şekilde etkilemiş olabilir. Fakat pandemi krizi nde süreci kısaltacak başetme yollarıda yok değil. Koronavirüs, diğer viral enfeksiyonlarda olduğu gibi kronik hastalıkların bulunduğu ve bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda daha riskli olabiliyor. Bu riskinin azaltılmasında ve bağışıklığı artırmada düzenli orta düzey fiziksel hareket , uygun beslen m e ve kaliteli uyku yu içeren hayat biçimi nin önemli bir rolü olabilir. Koronavirüs salgını içinde yaklaşan ikinci Ramazan ayında orucun , yeterli sıvı alımı, etkili beslenme ve uygun egzersiz ile desteklenmesi bağışıklık sistemini iyileştirebilir . Şuana kadar kanıtlanmış te
D ünyadaki en yoğun üç deprem kuşağından biri, Alp-Himalaya Deprem Kuşağında yer alan bir deprem ülkesi Türkiye 6 Şubat'a depremle uyanır. Depremden saatler sonra yakın uzak birçok ildeki telefonlarda erken uyarı sisteminin yeni bir deprem ikazı vermesiyle saniyeler içinde sarsıntı başlar. Maraş'ı ikinci yıkıcı deprem vurmuştur.
B el çevresinde göze çarpan bir yağlanma oluşmaya başlamışsa dikkat! Çünkü bu genişleme insulin direncinden, polikistik over sendromuna (PCOS), depresyona, demansa, uyku apnesine, kalp damar hastalıklarına, karaciğer yağlanmasına, kolon, meme, prostat kanserlerine kadar birçok hayati sorun için ihtardır.
Türkiye ve dünya genelinde sudan sonra çay , en çok tüketilen içeceklerden biridir. Camellia Sinensis adlı çay bitkisinin yaprakları; soldurma, fermantasyon, kıvırma, kurutma gibi işlemlemlerden geçirilir. İşlem farklılığını göre beyaz, yeşil, matcha , oolong, siyah ve pu-erh çayları elde edilir. Çayda kafein (tein) ve antihipertansif, karaciğer koruyucu, rahatlatıcı, sakinleştirici etkisi olduğu düşünülen, çaya umami tad veren L-teanin ile birlikte 4000 civarında madde bulunur. Fiziksel ve psikolojik sağlık üzerinde olası etkilerinden dolayı EGCG (epi gallo kateşin gallat) çayın en çok araştırılan bileşenlerinden biridir. Antioksidan kapasitesi yüksek bir bileşik olan EGCG, C vitamininden 20 kat, E vitamininden 30 kat daha aktif tir. Bir flavonoid grubu polifenol olan kateşin ve türevleri (EGCG, ECG, EGC, EC); beyaz, sarı ve yeşil çayın temel bileşenleridir. Çayın kendine özgü acı - buruk tadını verir. Oolong ve siyah çay gibi yarı ve tam fermente çay üretimi için gene
Antik Yunanca'da « küçük asa » anlamına gelen bakterilerin çoğunlukta olduğu, ve mantar, arke, virüsleri de içeren mikroorganizma topluluğuna mikrobiyota , mikro biyom yada mikrobiyal ekosistem adı verilir. İnsan mikrobiyotası ilk, anne karnında - doğum sırasında oluşmaya başlayıp yetişkin insanda, insan hücre sayısının 1.3 - 2.2 katına ve 1.5- 2 kilogram ağırlığı ile insan beyni ağırlığına ulaşır. Deri, ağız, burun, solunum sistemi, sindirim sistemi ve ürogenital sistem dahil vücudun iç ve dış bölgelerinde yaygın olarak bulunurken, bağırsak mikrobiyatası insan vücudundaki en kalabalık yerleşim yeridir, bağırsak florası olarak da adlandırılır. Henüz anlaşılamayan yollarla enterik sinir sistemi (ESS) ve merkezi sinir sisteminde (MSS) etkili olan bağırsak mikrobiyatası ; vitamin (B1, B5, B7, B9, B12, K2), nöro transmiter (serotonin, dopamin, GABA), metabolizma ve iştahı düzenleyen kısa zincirli yağ asitleri ( bütirik asit , propionik asit, asetik asit), konjuge lino
Dokularda sıvı birikmesiyle oluşan ödem, periferik olan türünde cilde baskı uygulandığında bir süre çöküp kalan şişliktir. Fazla tuz tüketimi, hareketsizlik, altta yatan bir hastalık, bazı ilaçlar, stres, mens dönemi ( PMS ) ve gebe lik gibi hormonal değişimler, uzun dönem proteinden yetersiz beslenme bu şişliğin nedeni olabilir. Uzun süre inmeyen şişlikte gecikmeden sağlık kuruluşuna başvurmak önemlidir. Nefes almada güçlük, ağrı gibi belirtilerde acil yardım gerekir. En temel tedavi bireye ve mevcut hastalıklarına uygun makro - mikro besin ögeleri ve biyoaktif bileşenleri içeren doğru bir beslenme düzeninin dahil olduğu hayat tarzı değişikliğidir: - Ölçülü ve doğru olmak. Yararlı olanı zararlı yapan miktarıdır. İhtiyaç fazlası olan, yanlış olan bedene maddi ve manevi yük olduğu gibi başka sorunlara da yol açabilir. Bir iki mevsimlik bitkilerin her zaman ulaşılabilir olması talebin yanlış olduğunu gösterir. Daha çok daha büyük ürün hedefiyle ilaçlara boğulmuş, sistemini şa