Ana içeriğe atla

Kayıtlar

BİDEB etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sıfır atık: Artığın atığa dönüşü

Ü lkemizde ilk olarak 2017 yılında proje aşamasına gelen sıfır atık konusuna daha çok önem verilmesi ile hem ülke hem hane bazında duyarlılık artıyor. Özellikle, ekosistem döngüsü kırılmış, betona gömülmüş şehir merkezleri için binalardan sokaklara kadar çoğu yerde atık kutuları ile atığın kaynağından ayrımı ile doğayı koruma hedeflenirken, evlerde konserve kutuları, yumurta viyolleri, kullanılmayan kıyafetler ile basit geri dönüşüm ve değerlendirme uygulamaları da yaygınlaşıyor. Projenin başladığı yıl ambalaj atıklarının geri dönüşümü sayesinde 976.744 ailenin yıllık harcadığı elektriğe tekabül eden 2.7 milyar kw/h elektrik tasarrufu sağlanmış. Fakat sıfır atık kavramı, yalnızca atığın geri dönüşümüden ibaret olarak da görülebiliyor. Halbuki 'Sıfır Atık' da en öncelikli amaç, atık oluşumunu önleme ve azaltmaktır. Atık konusunda diğer ürünlerin yanında gıda israfı ise yeterince gündeme gelmiş de değil. Birleşmiş Milletler Gıda İsrafı Endeks Raporu 2021 'e göre dünya...

Kansız şeker ölçümü: Güvenilir mi

Şeker hastalığı / Diabetes mellitus (Grekçe - Latince: idrara geçen bal); genetik, gebelik, yaş, yaşam şekli nedeniyle vücutta gelişen insülin yetersizliği, insülin direnci ( HOMA-IR ) / insülin duyarsızlığı ( QUICKI ) sonucu kanda şeker / glukoz seviyesinin normalden yüksek (hiperglisemi) olmasıdır. Kandaki fazla glukoz, zamanla birikerek şekerlenmeye (glikasyon) neden olur. Glikasyon, glukozun dokularda bulunan yapı proteinleri dahil birçok maddeye yapışarak ( AGE ) işlevlerini bozmasıdır. Bunlardan biri olan glikozillenmiş hemoglobin ( HbA1c ) , açlık & tokluk glukoz ve insülin değerlerine ek olarak 2-3 ay gibi daha uzun dönemdeki kan glukoz seviyesinin tespitinde sıkça bakılan önemli bir testtir . Kan glukozu uzun süre yüksek seyredip tedavi ve takip edilmezse zamanla damar ve sinirlerde, kas ve eklemlerde, organlarda (göz - böbrek - beyin - kalp - kol - bacak - el - ayak - cilt) doku hasarıyla sonuçlanabilir. Kan glukoz seviyesinin normalin altına düşmesi (h...

Bir baş ağrısı: Migren ataklarını hafifletmek

Nörolojik bir bozukluk olan migren (Yunanca hemikrania), beyin sinir ve damarlarında ( TVS : trigemino vasküler sistem) oluşan değişim nedeniyle, çoğunlukla bulantı ve kusma, ışık, ses ve kokuya aşırı hassasiyet ile kendini gösteren, tekrarlayıcı ve çoğunlukla tek tarafı tutan baş ağrısıdır .   Auralı migrende görsel, işitsel, duyusal, sözel işlevlerde geçici bozulmalar gözlenir . En yaygın görülen hastalıklardan olup nüfusun %15 ini etkilemektedir. Erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülmekte ve ataklar daha şiddetli, daha uzun süreli olabilmektedir.  Migren oluşumunda genetik eğilim nedenlerden biri olup mide bağırsak problemleri, iskelet kas sisteminde hasar, çene eklem bozuklukları, hormonal değişim, nem, sıcaklık ve basınç değişimi, açlık , susuzluk, bazı besinler , kaygı, uykusuzluk, hareketsizlik, aşırı fiziksel hareket dahil çeşitli uyaranlar migreni tetikleyebilir, mevcut ağrının şiddetini artırabilir. Bir çalışmada migren hastalarında en sık görüle...

Küçük değişikliklerle hafızayı kuvvetlendirmek mümkün

Nüfusun yaşlanması Alzheimer, Parkinson dahil demans hastalıklarının artışını beraberinde getirirken, COVID-19 pandemisi ile toplumda ' beyin sisi ' olarak da bilinen kronik yorgunluk sendromu ( CFS ) daha sık görülmeye başlamıştır. Bu hastalıkların ortak bir belirtisi öğrenme, düşünme, karar verme ve odaklanma güçlükleri, unutkanlık, kelimeleri hatırlayamama, yanlış kelimeleri seçme, cümleyi tamamlayamama, kafa karışıklığı ve benzeri bilişsel yeteneklerde azalmadır.  Hormon bozuklukları ( tiroid , insülin ,..), besinsel eksiklik ( B12 , D , K ,.. vitamini) yada fazlalık ( bakır ,..), eğitim , iş yükü, beyin tembelliği, depresyon , stres, zihinsel yorgunluk ve kalitesiz uyku da bu sorunun kaynağı olabilir ve erken yaşlarda bilişsel işlevler gerileyebilir. Çalışmalar bilişsel gerilemeyi önleme ve iyileştirmede sağlıklı beslenme , su tüketimi ve fiziksel hareketin olumlu etkisini bildirir. DASH diyeti meyve, sebze, tahıl, baklagil, sert kabuklu yemişlerin olduğu, ...

Bağırsak Beyin: Mikrobiyota nedir ne yapar

Antik Yunanca'da « küçük asa » anlamına gelen bakterilerin çoğunlukta olduğu, ve mantar, arke, virüsleri de içeren mikroorganizma topluluğuna mikrobiyota , mikro biyom yada mikrobiyal ekosistem adı verilir. İnsan mikrobiyotası ilk, anne karnında - doğum sırasında oluşmaya başlayıp yetişkin insanda, insan hücre sayısının 1.3 - 2.2 katına ve 1.5- 2 kilogram ağırlığı ile insan beyni ağırlığına ulaşır. Deri, ağız, burun, solunum sistemi, sindirim sistemi ve ürogenital sistem dahil vücudun iç ve dış bölgelerinde yaygın olarak bulunurken, bağırsak mikrobiyatası insan vücudundaki en kalabalık yerleşim yeridir, bağırsak florası olarak da adlandırılır. Henüz anlaşılamayan yollarla enterik sinir sistemi (ESS) ve merkezi sinir sisteminde (MSS) etkili olan bağırsak mikrobiyatası ; vitamin (B1, B5, B7, B9, B12, K2), nöro transmiter (serotonin, dopamin, GABA), metabolizma ve iştahı düzenleyen kısa zincirli yağ asitleri ( bütirik asit , propionik asit, asetik asit), konjuge lino...

COVID-19: Hastalıkla ilişkili bulunan kriter

Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) tarafından 11 Mart 2020'de küresel salgın ilan edilen yeni koronavirüs hastalığı ( COVID - 19 ) için aşı çalışmaları ve aşıya karşı çelişkili görüşler devam ederken, insanımıza düşen ilk ve öncelikli tedbir kontrollü sosyal hayattır. Pandeminin getirdiği kısıtlamalar alışkanlıkları ve hayat kalitesi n i farklı şekilde etkilemiş olabilir. Fakat pandemi krizi nde süreci kısaltacak başetme yollarıda yok değil. Koronavirüs, diğer viral enfeksiyonlarda olduğu gibi kronik hastalıkların bulunduğu ve bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda daha riskli olabiliyor. Bu riskinin azaltılmasında ve bağışıklığı artırmada düzenli orta düzey fiziksel hareket , uygun beslen m e ve kaliteli uyku yu içeren hayat biçimi nin önemli bir rolü olabilir. Koronavirüs salgını içinde yaklaşan ikinci Ramazan ayında orucun , yeterli sıvı alımı, etkili beslenme ve uygun egzersiz ile desteklenmesi bağışıklık sistemini iyileştirebilir . Şuana kadar kanıtlanmış te...

Antibesinler: Neye denir, Yarar ve zararı nedir

Makro - mikro besin öğelerinin yanında bitkiler, kronik hastalık riskinde azalma ile ilişkilendirilen polifenoller , karotenoidler, alkaloidler, fitosteroller, terpenoidler, organosülfür bileşiklerinden oluşan biyoaktif bileşenler içerir. Biyo yararlanım dereceleri farklı olmakla birlikte çoğunlukla düşüktür. İnsan metabolizmasındaki işlevleri henüz net değildir. Fakat fazla miktarda, tek başına veya besinden izole kapsül formda tüketimiyle vücutta olumsuz etkileri olabileceği, bazı besin öğelerinin biyoyararlanımını kısıtlayabildiği için anti-besin maddeleri olarak da anılan bazı bileşenlerin karma bir diyetle ılımlı miktarda alımının sağlığa olumlu etkisi olabileceği de düşünülmektedir. Lektinler hücre büyümesi, hücrenin dış etkenlere karşı korunmasında rol alan bir proteindir. Eritrosit hücrelerinde karbonhidratlara bağlanma yeteneğine sahiptir. Bu nedenle lektine hemaglutinin de denir. Bitki lektinleri en çok tam tahıl ve baklagillerde yoğunlaşır. Sindirime oldukça dirençli o...

Çay: Demleme şekli ve antioksidan etkisi

Türkiye ve dünya genelinde sudan sonra çay , en çok tüketilen içeceklerden biridir. Camellia Sinensis adlı çay bitkisinin yaprakları; soldurma, fermantasyon, kıvırma, kurutma gibi işlemlemlerden geçirilir. İşlem farklılığını göre beyaz, yeşil, matcha , oolong, siyah ve pu-erh çayları elde edilir. Çayda kafein (tein) ve antihipertansif, karaciğer koruyucu, rahatlatıcı, sakinleştirici etkisi olduğu düşünülen, çaya umami tad veren L-teanin ile birlikte 4000 civarında madde bulunur. Fiziksel ve psikolojik sağlık üzerinde olası etkilerinden dolayı EGCG (epi gallo kateşin gallat) çayın en çok araştırılan bileşenlerinden biridir. Antioksidan kapasitesi yüksek bir bileşik olan EGCG, C vitamininden 20 kat, E vitamininden 30 kat daha aktif tir. Bir flavonoid grubu polifenol olan kateşin ve türevleri (EGCG, ECG, EGC, EC); beyaz, sarı ve yeşil çayın temel bileşenleridir. Çayın kendine özgü acı - buruk tadını verir. Oolong ve siyah çay gibi yarı ve tam fermente çay üretimi için gene...

Sıfır atık: Plastikler nereye gidiyor

Güncellenen Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği ( IUCN ) Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi'nde 128.918 flora ve fauna türü bulunuyor. Bu türlerden 35.765'i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Koruma çalışmaları sonucunda 26 tür soyunda iyileşme görülürken; endemik 15 tatlı su balığının da bulunduğu 31 türün soyu tükendiği bildirildi. Bulaşıcı hastalık, istila gibi nedenlerin yanında doğrudan insan elinin sebep olduğu kirlilik, orman tahribatı, küresel ısınma, aşırı avlanma, su ve diğer doğal kaynaklarının bilinçsiz kullanımı bu durumun sorumlusu. Toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla yayınlanan doğa belgeselleriden biri olan Blue Planet II (Mavi Gezegen 2) serisinin ekibi bu sorunların nasıl sonuçları olabileceğini görüntülemişti. Belgeselin Avustralya açıklarında yer alan Mercan Denizinde çekilen bölümünde de rengarenk olan mercan resiflerinin kısa bir süre içinde büyük bir kısmının ölüp beyaza döndüğü kaydedildi. Küre...